James Webb Teleskobunun Özellikleri

JWST HST primary mirrors
JWST HST primary mirrors

Janes Webb Teleskobu Hubble’dan iki temel farklılıkla gelişkindir. Birincisi sadece boyutudur: Hubble yaklaşık bir okul otobüsü büyüklüğündeyken, Webb daha çok bir tenis kortu büyüklüğündedir. Webb, NASA’nın şimdiye kadar uzaya göndermeye çalıştığı en büyük teleskoptur.” Ama önemli olan sadece Janes Webb Teleskobu’nun toplam boyutu değildir. Yansıtıcı teleskoplar söz konusu olduğunda, kilit bileşen kavisli aynasının boyutudur. Astronomlar Straughn, “Bir tür teleskop aynasını hafif bir kova gibi düşünebilirsiniz” diyor. Bu kovada ne kadar çok ışık toplarsanız, evrende o kadar soluk ve uzaktaki şeyleri görebilirsiniz.

Hubble’ın aynası etkileyici bir 7,8 fit çapındaydı. Webb’in güzel, altın renkli aynaları 21,3 fit çapında bir araya geliyor. Genel olarak, bu, ışık toplama alanının altı katından fazladır.

Hubble Deep Field Görüntüsü

Pratikte bu ne anlama geliyor? Hubble’ın en ünlü görüntülerinden biri olan Deep Field’i düşünün. 1995’te bilim adamları, Hubble’ı ufacık bir gökyüzü parçasına (yaklaşık bir toplu iğne başı büyüklüğünde, izleyiciden bir kol mesafesinde tutulur) bakması ve o noktadan alabildiği kadar çok ışık yakalaması için ayarladılar.

Geri gelen görüntü şaşırtıcıydı. Hubble, bu ufacık gökyüzü parçasında binlerce galaksiyi ortaya çıkardı ve evrende var olduğu düşünülen galaksilerin sayısını düzeltmemize yardımcı oldu.

Bu fotoğraf aynı zamanda Hubble’ın daha büyük gücünü ortaya çıkardı. Aslında ona bir anlamda zaman makinesi de diyebilirz. Astronomide, nesneler ne kadar uzaktaysa, o kadar yaşlıdırlar (çünkü uzak yerlerden gelen ışığın Dünya’ya ulaşması çok uzun zaman alır).

Bu, Hubble Deep Field’in yalnızca uzayın bir anlık görüntüsü olmadığı anlamına gelir. Aynı zamanda evrenimizin tarihini de içerir. Bu görüntüdeki galaksiler bize milyarlarca yıl önceki gibi görünüyor.

UT Austin’den Casey, “Webb’in yapacağı şey, o alanı alıp daha da ileri gitmek,” diye açıklıyor. “Böylece Hubble Derin Alanı’nın arka planındaki küçük ışık benekleri parlayacak ve daha ayrıntılı hale gelecek, sarmal kolları görebileceğiz, yapıyı görebileceğiz ve sonra daha fazla ışık lekesi alacağız. Geçmişten daha da fazla ışık almaya başlayacağız. Bir anlamda Webb ile zamanda aslında daha geriye gidiyoruz diyebiliriz.”

Webb Teleskobu ile Casey gibi astronomlar o kadar eskiyi görebilecekler ki, potansiyel olarak ilk yıldızları ve galaksileri tespit edebilecekler. Hubble, bize ulaşması yaklaşık 13,3 milyar yıl süren Büyük Patlama’dan yaklaşık 400 milyon yıl sonrasına tarihlenen ışığı gördü.

“Ancak Webb, bizi Big Bang’den 250 milyon yıl sonrasına götürme yeteneğine sahip,” diye açıklanıyor.

Webb Uzay Teleskobu ile çalışması onaylanan Casey. “Büyük bir fark gibi gelmeyebilir. Arkadaşlar arasında birkaç yüz milyon yıl nedir? Aslında bu, yanan ilk yıldızları görmekle cenazeden biraz geç gelmek arasındaki fark” diye de esprili bir anlatım ile yanıtlıyor.

Bunun ötesinde Webb’in bile göremediği engeller vardır. Ulusal Bilim Vakfı’nın açıkladığı gibi, ilk yıldız ışığından önce, evren “yoğun, belirsiz bir ilkel gaz sisi” ile örtülüydü. Kozmik karanlık çağlar olarak adlandırılan bu dönemden teleskoplarımıza ulaşan hiçbir ışık yoktur.

(Büyük Patlama’dan gelen, kozmik mikrodalga arka planı adı verilen bir miktar arka plan radyasyonu vardır, karanlık çağlardan önce bize parıldayan soluk bir parıltı. Ama çoğunlukla, karanlık çağlar, evren zaman çizelgemizde boş bir noktadır.)

James Webb Space Telescope orbit as seen from above the Sun’s north pole and as seen from Earth’s perspective. Michael McClare/Aaron E. Lepsch/Josh Masters via NASA’s Goddard Space Flight Center

Casey ve diğer gökbilimciler, Webb’in karanlık çağların sonunu anlamalarına ve bu sisin yükselmesine neyin sebep olduğunu bulmalarına yardımcı olacağını umuyorlar. Bilim adamları, en eski galaksilerden gelen yıldız ışığının bunu yaptığından şüpheleniyorlar.

Casey, “Bir gaz bulutunuz varsa ve enerjik ışıkla karşılaşırsa, bu enerjik ışık o gazı iyonize edecek ve o bulutu ayıracaktır” diyor. “Ve eğer o ışık az önce açıldıysa, o gaza çarpar ve tüm evreni gerçekten karanlık bir yerden aydınlık bir yere dönüştürür.”

Kaynak: vox.com

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*