Zamanda Yolculuk

Isaac Newton
Isaac Newton

Bu bölümde Uzay-Zaman, Yer Çekimi ve bir miktar Yıldızları konuşuyoruz. Newton’a göre taş Dünya üzerine, Dünya da taş üzerine karşılıklı bir çekim kuvveti uyguluyordu. Taşın Dünya üzerine uyguladığı kuvvet mikro seviyede (dx) Dünya’yı çok çok az hareket ettirse de Dünya’nın taş üzerine uyguladığı çekim kuvveti taşı Dünya’ya doğru hareket ettiriyordu.

HERŞEY ELMA’NIN KAFASINA DÜŞMESİ İLE BAŞLADI

Bu durumu yer çekimi “g” sayesinde, taşın Dünya’ya düşmesi olarak algıladık. Karmaşık bir durum artık çözüme kavuşmuş oluyordu. “g” yer çekimi; Taşın neden yere düştüğünü ve Dünya’nın neden Güneş etrafında döndüğünü güzelce anlatabiliyordu. 1900’lere gelindiğinde gelişen ölçüm teknikleri yer çekimi kanununun açıklayamadığı ufak farklar bulunmaya başlandı. Özellikle Merkür gezegeninin yörüngesindeki ufak sapmaları Newton’un kanunları ile açıklamak mümkün olmamaktaydı.

Dünyanın g ile gösterilen yerçekimi, yerçekiminin (Dünya içindeki kütle dağılımından) ve merkezkaç kuvvetinin (Dünya’nın dönüşünden) birleşik etkisi nedeniyle nesnelere verilen net ivmedir.

SI birimlerinde bu ivme metre bölü saniye kare (semboller, m/s2 veya m.s-2 olarak) veya eşdeğer olarak kilogram başına Newton (N/kg veya N·kg−1) cinsinden ölçülür. Dünya yüzeyinin yakınında, yerçekimi ivmesi yaklaşık 9,81 m/s2 dir, bu da hava direncinin etkileri göz ardı edildiğinde, serbestçe düşen bir cismin hızının saniyede yaklaşık 9,81 metre artacağı anlamına gelir. Bu miktar bazen gayri resmi olarak küçük g olarak adlandırılır (aksine, yerçekimi sabiti G, büyük G olarak adlandırılır).

Dünya’nın yerçekiminin kesin gücü, konuma bağlı olarak değişir. Standart yerçekimi olarak bilinen, Dünya yüzeyindeki nominal “ortalama” değer, tanım gereği 9.80665 m/s2’dir. Bu nicelik gn, ge (bu bazen Dünya üzerindeki normal ekvator değeri 9.78033 m/s2 anlamına gelse de), g0, gee veya basitçe g (değişken yerel değer için de kullanılır) olarak çeşitli şekillerde gösterilir.

Bir cismin Dünya yüzeyindeki ağırlığı, Newton’un ikinci hareket yasası veya F = m x a (kuvvet = kütle × ivme) tarafından verilen, o cisim üzerindeki aşağı doğru kuvvettir. Yerçekimi ivmesi toplam yerçekimi ivmesine katkıda bulunur, ancak Dünya’nın dönüşü gibi diğer faktörler de katkıda bulunur ve bu nedenle nesnenin ağırlığını etkiler. Yerçekimi, normal olarak gelgit etkileri açısından açıklanan Ay ve Güneş’in yer çekimsel çekimini içermez. Bu bir vektör (fizik) niceliğidir ve yönü bir çekül ile çakışmaktadır.

Einstein 1915 yılında geliştirdiği teori ile (Görelilik Teorisi, Kara Delikler) taşın neden yere doğru düştüğü konusuna yepyeni bir bakış açısı açığa çıkardı. Evet, Uzay – Zaman.

Uzay – Zaman; Dört boyuttan oluşan evren ve alığımızda açığa çıkan , yaşadığımız dört boyutlu evreni açıklıyordu. Einstein yer çekiminin aslında uzay zamanın eğilmesinden ibaret olduğunu göstermekteydi. Cisimlerin kütlesi ne kadar fazla olursa uzay zamanı da o kadar fazla eğeceklerdi.

Sevgi ile kalın.

Dr. Fırat AKBALIK
Fizik Öğretmeni

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*